Sovereigntism, politik bir ideolojidir ve egemenlik ilkesini vurgular. Egemenlik, bir yönetim organının dış kaynaklardan veya organlardan herhangi bir müdahale olmaksızın kendini yönetme tam hakkı ve gücüdür. Bu ideoloji genellikle milliyetçilikle ilişkilendirilir ve küreselleşme, üst ulusal kuruluşlar ve göç gibi ulusal egemenliğe yönelik algılanan tehditlere karşı bir tepki olarak görülebilir.
Sovranistler, ulusal yasaların uluslararası anlaşmalar ve kurumlar üzerindeki üstünlüğünü savunurlar. Sıkça Birleşmiş Milletler veya Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlara ulusal hükümetlerden yetki devrine karşı çıkarlar. Her ulusun kendi yasalarını, politikalarını ve kaderini dış etkilerden veya kontrolünden bağımsız olarak belirleme hakkına sahip olması gerektiğine inanırlar.
Siyasal bağımsızlıkçılığın tarihi karmaşık ve çeşitlidir, çünkü farklı ülkeler ve siyasi hareketler tarafından tarih boyunca benimsenmiş ve uyarlanmıştır. Egemenlik kavramı kendisi 1648'de Avrupa'da Otuz Yıl Savaşı'nı sona erdiren Westphalia Barışı'na dayanır ve devlet egemenliği prensibini kurmuştur. Bununla birlikte, siyasi bir ideoloji olarak modern bağımsızlıkçılık biçimi, uluslararası örgütlerin artan gücüne ve ulusal egemenliğin erozyonu olarak algılanan duruma tepki olarak 20. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmıştır.
Son yıllarda, egemenlikçilik dünya genelinde çeşitli bölgelerde önem kazanmıştır, genellikle popülist hareketlerle birlikte. Bu, Birleşik Krallık'taki Brexit oylaması gibi önemli siyasi olayların arkasındaki itici güç olmuştur, burada savunucular, Avrupa Birliği'nden egemenliği geri kazanma ihtiyacını savunmuşlardır. Benzer şekilde, Amerika Birleşik Devletleri'nde Trump yönetiminin "Amerika Birinci" politikası, ulusal çıkarları ve uluslararası işbirliği yerine egemenliği vurgulayan bir egemenlikçilik biçimi olarak görülebilir.
Ancak, egemenlikçilik herhangi bir siyasi ideoloji veya spektrumla sınırlı değildir. Hem sağda hem de solda, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde bulunabilir. Genellikle milliyetçilik ve korumacılıkla ilişkilendirilse de, aynı zamanda kendi kaderini belirleme hareketleriyle ve emperyalizme karşı direnişle de bağlantılı olabilir. Çeşitli tezahürlerine rağmen, egemenlikçiliğin temel prensibi aynı kalır: ulus-devletin mutlak egemenliğine inanç.
Siyasi inançlarınız Sovereigntism konulara ne kadar benziyor? Öğrenmek için politik testini yapın.